24 Temmuz 2008 Perşembe

YAZ DİYETİ

Yaz diyeti
Yaz diyeti 1 haftada 2 - 3 kilo vermenizi sağlayacak bir diyettir ve özellikle yaz mevsimi besinlerinden oluşmaktadır.

1. gün
Kahvaltı: 2 adet ızgara sosis, 1 domates, yeşil biber, şekersiz çay
Ara öğün: 1 dilim karpuz
Öğle: 2 adet yağsız karnıyarık
Ara öğün: 1 avuç üzüm
Akşam: 1 parça derisi alınmış tavuk ızgara, 1 tabak az yağlı salata

2. gün
Kahvaltı: 1 adet yumurta, 2 dilim kepek ekmek, 1 domates, 1 havuç, şekersiz çay
Ara öğün: 6 tane erik
Öğle: 1 kase yoğurt, 2 adet kabak dolma, 1 tabak yağsız salata
Ara öğün: 1 adet mevsim meyvesi
Akşam: Balık ızgara, 1 tabak yağsız salata

3. gün
Kahvaltı: 1 su bardağı muzlu süt, 2 dilim kepek ekmek, 1 adet domates
Ara öğün: 1 orta boy elma
Öğle: 1 kibrit kutusu beyaz peynir, kavun, salata
Ara öğün: 2 top dondurma
Akşam: 1 parça salçalı biftek, 3 kaşık bezelye ve havuç

4. gün Kahvaltı: 1 adet yağsız kaşarlı tost, şekersiz limonata, 6 adet zeytin, domates, salata
Ara öğün: 1 mevsim meyvesi
Öğle: 2 kalem pirzola, 1 zeytinyağlı enginar, salata
Ara öğün: Yarım haşlanmış mısır
Akşam: Etli fasulye 4 kaşık, 1 kase cacık, salata

5. gün
Kahvaltı: 2 yumurta ile menemen, 2 dilim kepek ekmeği, şekersiz çay
Ara öğün: 8 adet çilek
Öğle: 2 kalem pirzola, 1 bardak ayran, salata
Ara öğün: 6 adet erik
Akşam: 2 parça bonfile, 1 tabak az yağlı salata

6. gün Kahvaltı: 2 dilim kepek ekmeği, 4 adet salam, domates, salatalık
Ara öğün: 1 dilim karpuz
Öğle: 1 yumurta ile hazırlanmış yağsız omlet, 2 dilim kepek ekmeği, 1 tabak yağsız salata
Ara öğün: 4 adet kayısı
Akşam: 1 porsiyon ızgara et, 2 kaşık pilav, 1 bardak ayran

7. gün
Kahvaltı: 2 dilim kepek ekmek, bir kibrit kutusu beyaz peynir, 1 domates, 1 salatalık
Ara öğün: 100 gr. çilek ya da herhangi bir mevsim meyvesi
Öğle: 1 kase diyet yoğurt, 1 tabak az yağlı salata
Ara öğün: 150 gr. erik
Akşam: 3 ızgara köfte, 4 kaşık patlıcan salata, 1 bardak ayran

4 Mayıs 2008 Pazar

MAKYAJ TEKNİKLERİ

Makyaj yapmanın sırları
Makyaj yapmayan kadın var mı? Kimi ara sıra, kimi her gün; kimi bolca, kimi belli belirsiz ama illa
ki makyaj yapar. Elbette, makyajın vazgeçilmez beşlisi de yakından tanınır; fondöten, pudra, allık, rimel ve ruj.

Fondöten, pudra, allık, rimel ve ruju doğru uygulama teknikleri nelerdir? Renk seçiminde nelere dikkat etmek gerekir? İşte size profesyonellerden makyaj sırları.



FONDÖTEN
Fondöten, yüzünüze pürüzsüzlük sağlar ve onu makyaja hazırlar. Düzgün görünümlü bir ten ve makyajda başarılı bir sonuç için fondöten seçimi çok önem taşır.
Kullandığınız fondötenin yapısı ve rengi cildinizin tipine ve rengine uygun olmalı; cilt renginizden daha açık bir fondöten rengi seçmek daha doğru olur.
Fondötenin her zaman temiz ve nemlendirilmiş cilde uygulanması gerekir.

Uygulama
* Kompakt fondöten dışında tüm fondötenleri sürerken parmak uçlarınızı kullanın. Elin ısısı fondötenin akıcılığını artırdığı için hem cilde yedirmek daha kolay olur hem de dayanıklılığı artar. En önemlisi daha doğal bir görünüm sağlar.
* Fondöteni alnınıza, burnunuza, yanaklarınıza ve çenenize benek benek sürün. Az miktar ile başlayın, gerekirse ilave edersiniz. Çok fazla miktar, sürülmeyi zorlaştıracağı gibi maske etkisi de yaratır.
* Cildinize parmaklarınızla basınç uygulayarak ortadan kenarlara doğru tüm yüzünüze yayın. Boyun ve kulaklara doğru rengi iyice yedirin.
* Yüzde renk bütünlüğü sağlamak için göz kapaklarınızın üzerine ve gözün alt
kısmına da ( kirpiklere değmeden ) sürün.
* Profesyonel bir sonuç istiyorsanız, nemli bir sünger ile yüzün dışına doğru fondötenin üzerinden geçin.
* Diğer uygulamalara geçmeden önce fondötenin cildinize iyice oturması için bir süre bekleyin.

Fondöteni yeni sürmenize rağmen sivilce veya göz altı halkaları tam kapanmamış olabilir. Bir kapatıcı ( concealer ) ile bu hataları düzeltmek gerekir.



PUDRA
Pudra, makyajın vazgeçilmezidir. Teni matlaştırır, bütünlüğü sağlar ve fondöteni sabitler. İki türü vardır: Toz pudralar, çok ince ve hafif bir yapıya sahiptir; fondöteni matlaştırır ve şeffaf bir görünüm sağlar. Kompakt pudralar ise, taşınma ve kullanım kolaylığından dolayı daha çok tercih edilir. Makyajı sabitlemek ve gün boyu rötuş yapmak için idealdirler; toz pudralara göre daha pudralı bir sonuç verirler.

Uygulama
* Toz pudra kullanıyorsanız uygulama için pudra ponponu tercih edin. ( Ponpon yoksa, bir pamuk pedin arasını açıp biraz toz pudra koyarak geçici bir ponpon yapabilirsiniz. )
* Pudrayı hafif vuruşlarla, tüm yüzünüze uygulayın. Daha sonra, büyük bir fırçayla fazlalıkları alın.
* Kompakt pudra için fırça kullanmak en uygunudur. Pudrayı uygularken fırçayı yüzünüzde hızlı hareketlerle sağdan sola ve yukarıdan aşağıya dolaştırın. Böylece pudra yüzünüze eşit olarak dağılacaktır.

ALLIK
Allık, yüze mutlu bir görünüm verir ve cilde canlılık kazandırır.
Göz ve dudaklar arasındaki renk dengesini koruduğu için seçtiğiniz rengin ruj renginizle uyumuna özen gösterin.
Uygulama
* Gülümseyin ve allığı yanağınızın en yüksek noktasına sürün.
* Yoğun görünmemesi, ayrı bir bölüm gibi durmaması için rengi azar azar ve fırçadaki fazlalıkları üfleyerek uygulayın.
* Yüzün dışına doğru, dairesel ve hafif hareketlerle uygulamayı sürdürün.
* Görünümde bütünlük sağlamak için, fırçanızı burun ucu, çene ve alnınıza da hafifçe dokundurun.
* Renginiz çok koyu veya yoğun kaçtıysa ten renginizden daha açık bir pudra ile yoğunluğu azaltın.


RİMEL
Rimel, bakışlarınıza yoğunluk, anlam ve güç kazandırır. Yorgun görünümü bir anda yok eder, canlılık verir. Seçtiğiniz rimelin özelliğine göre, kirpiklerinizi uzatabilir, kıvırabilir ya da onlara hacim kazandırabilirsiniz. Seçim sizin!
Rimelinizin fırçasını düzenli olarak temizleyin. Böylelikle daha önceki kullanımlarınızdan kalmış olan artıklar kirpiklerinizin üzerinde topçuklar oluşturmaz.
Uygulama

* Rimelin iyi tutması için kirpikleriniz temiz ve kuru olmalı. Eğer lens kullanıyorsanız, rimeli sürmeden önce lenslerinizi takmayı unutmayın.
* Uygulamaya üst kirpiklerden başlayın. Aşağıdan yukarı yani köklerden uçlara doğru fırçayı sürekli döndürerek ilk katı sürün.
* Kirpiklerinizin kurumasını bekleyin, daha sonra ikinci katı uygulayın.
* Alt kirpiklerinize hacim kazandırmak istiyorsanız, fırçayı kirpik diplerinde yatay olarak gezdirin. Eğer uzun görünsünler istiyorsanız, fırçayı dik olarak tutup kirpikleri tek tek boyayın.
* Kirpik fırçası ile fazlalıkları alın ve kirpikleri birbirlerinden ayırın.

* Uygulama sırasında göz çevrenize rimel bulaştırdıysanız bir kaç saniye bekleyin ve bir pamuklu çubuk yardımıyla temizleyin.


RUJ
Makyajı tamamlayan son dokunuştur. İyi uygulanmış bir ruj yüzünüzü anında canlandıracak hatta gözlerinizin parlaklığını bile vurgulayacak güçtedir. Renk seçiminiz zevkinize, kıyafetinizin rengine ya da moda renklere göre değişse de dudaklarınızın biçimini de göz önünde bulundurmalısınız.Dudaklarınız dolgunsa, yumuşak tonlarda mat rujları tercih edin. İnce ise, koyu renkli parlak rujlar kullanın.
Uygulama
* Rujunuza uygun renkte bir dudak kalemi ile ortadan uçlara doğru dudaklarınızı çevreleyin. Dudak kaleminizin ucu iyice açık olmalı.
* Dudağınızın her tarafını kalemle doldurun. Böylece hem rujunuzun ömrü uzayacak hem de silinmeye başladığında dudaklarınız cansız görünmeyecektir.
* Artık rujunuzu sürebilirsiniz. Uygulamayı fırçayla yaparsanız daha iyi sonuç alırsınız.
* Kalıcılığını artırmak için ilk katı sürdükten sonra fazlasını kağıt mendille alın ve ikinci katı sürün.
* Işıltılı görünüm için, dudaklarınızın tam ortasına renksiz bir parlatıcı dokundurun.

22 Nisan 2008 Salı

BESLENME

Sağlıklı beslenme, vücudun büyüme, gelişme ve günlük işlevlerinin sürekliliğinin sağlanması için gerekli olan besin öğelerinin yeterli miktarlarda alınmasıdır. Gıdalar içerdikleri besin öğelerinin benzerlikleri açısından dört gruba ayrılırlar.

1) Süt, yoğurt, peynir grubu: Süt ve sütlü gıdaların oluşturduğu bu gruptaki besinler protein, hayvansal yağlar, kalsiyum, fosfor, B2 , B12, A vitaminleri açısından zengindir.

2) Et, yumurta ve kuru baklagiller grubu: Kırmızı et, tavuk, balık, yumurta, kuru fasulye, nohut, mercimek gibi gıdaların oluşturduğu bu gruptaki besinler başlıca protein kaynağıdır, ayrıca yağ, B vitaminleri, demir ve çinko da içerir.

3) Taze sebze ve meyve grubu: Bu gruptaki gıdalar vücut için kalsiyum, demir,

magnezyum ve diğer bazı minerallerin, A, B, C, E, folik asit gibi vitaminlerin

kaynağıdır.

4) Tahıl grubu: İçerdikleri karbonhidratla başlıca enerji kaynağıdır, ayrıca B grubu vitaminleri içerir

Yaşam boyu geçilen bebeklik, çocukluk, ergenlik, gebelik, emzirme, menapoz, iyileşme gibi dönemler ve yapılan işlere uygun olarak bu dört ana gruptan alınması gereken miktarlar değişebilir. Ancak az ve sık yemek, güne mutlaka kahvaltı ile başlamak, öğün atlamamak, abur cubur yememek, günde en az 4 - 6 bardak su içmek, kolalı içecekler, çay, kahve, kızartma, kavurmalar, aşırı yağlı, tuzlu ya da şekerli gıdalar ve açıkta satılan yiyeceklerden kaçınmak, yağ seçiminde doymamış yağları tercih etmek, yiyecekleri hazırlarken içlerindeki besin öğelerinin korunmasına dikkat etmek ve uygun koşullarda saklamak, çiğ yenen meyve ve sebzeleri bol ve temiz suyla iyice yıkamak her yaş ve dönem için geçerli temel sağlıklı beslenme kurallarıdır.

Günümüzde beslenme ile ilgili sorunların başında, modern yaşamda günlük enerji tüketiminin azalmasına rağmen rafine gıdalardan alınan enerjinin artması sonucunda oluşan şişmanlık gelmektedir. Şişmanlık şeker hastalığı, yüksek tansiyon, kalp ve damar hastalıkları başta olmak üzere pek çok hastalık açısından risk oluşturur. Bu nedenle ideal kilonun korunması sağlık risklerini azaltmak açısından özellikle önem taşır. İdeal kilo beden kitle endeksi (BKİ) olarak adlandırılan bir formülle hesaplanır. Buna göre bireyin kilogram cinsinden tartısının metre cinsinden boyunun karesine bölünmesi ile bireyin vücut kitle endeksi hesaplanır (kg/m2). BKİ 20’nin altında zayıf, 20 - 24 arası normal, 25 - 29 arası hafif şişman, 30 - 40 arası şişman ve 40’ın üzerinde ise çok şişman olarak kabul edilir.

Gıdalarla ilgili bir diğer tehlikeli durum ise bazı hazır gıdaların içerdiği katkı maddeleridir. Bu katkı maddeleri çoğunlukla gıdaların görüntüsünü, kokusunu daha çekici hale getirmek, dayanıklılığını, kıvamını ve lezzetini artırmak üzere kullanılan kimyasal maddelerdir ve bunların bir bölümünün kanser yapıcı etkisinin olduğu kanıtlanmıştır. Bu nedenle tüketilen gıdaların bu tür maddeler içermemesine dikkat edilmelidir.

Gıdaların temini sırasında da dikkat edilmesi gereken bazı kurallar vardır. Alınanların mutlaka taze olmasına dikkat edilmelidir. Ambalajlı gıdalarda paket üzerinde yer alan son kullanma tarihlerine dikkat edilmeli, zedelenmiş ambalajlarda ya da kötü saklama koşullarında bekletilmiş mallar kesinlikle alınmamalıdır. Konserveler paslanmamış ve özellikle dışa doğru bombeleşmemiş olmalıdır. Sıcaktan etkilenecek gıdalar alışverişten eve getirilirken ya buz çantaları kullanılmalı ve/veya en kısa yoldan ulaştırılmalıdır.

30 Mart 2008 Pazar

HAREKETLİ YAŞAM

Düzenli bir şekilde egzersiz yapan bireylerin yaşam enerjileri artar, kendilerini daha iyi hisseder ve daha iyi görünürler. Yaşam boyu egzersiz yapmak, kalp ve damar hastalıkları, tansiyon yüksekliği ve ileri yaşlarda kemik yoğunluğunun azalması gibi sorunları azaltır. Başka türlü spor yapma olanağı olmasa bile her gün, hiç değilse gün aşırı en az 30 dakika hızlı tempoda yürüyüş yapmak da iyi bir egzersizdir. Gebelik, doğum sonrası ve menopoz dönemlerinde kadınlar için egzersiz yapmak daha da önemlidir. Ancak egzersiz yapmak bir yaşam biçimi olmalıdır. Birey günlük hayatını programlarken temel gereksinimleri arasında egzersize de yer açmış olmalıdır. Daha önceden hiç egzersiz yapmamış bir kişi hareketli yaşama geçerken sorun yaşayabilir, ancak bu geçiş döneminin ardından kendi bedenindeki değişiklikleri ve bunun önemini kavrayarak egzersizi hayatının bir parçası haline getirecektir.

Düzenli egzersiz yapmak kas gücü ve bedensel esnekliğin yanı sıra kalp damar sistemini güçlendirerek dayanıklılığı da arttırır. Egzersiz akıl ve ruh sağlığı açısından da faydalıdır. Düzenli egzersizle kişi gerilimini azaltabilir, günlük baskılardan uzaklaşabilir ve zihnini zinde tutabilir.

İdeal tartıya ulaşmak veya sabit tutmak için de egzersizden faydalanılabilir. Koşmak, yüzmek, tenis oynamak, bisiklete binmek, basketbol, voleybol, futbol, handbol gibi sporlar bedensel çalışmanın yoğun olduğu sporlardandır.

Egzersiz yapmak için zaman ya da başka koşullar nedeniyle olanak olmadığı düşünüldüğünde, gün içindeki zorunlu hareket egzersize dönüştürülebilir. Özel araç yerine toplu taşıtları tercih etmek, gidilecek yere varmadan bir kaç durak önce inip yola hedefe kadar hızlı bir yürüyüş eklemek, asansöre binmek yerine merdivenleri kullanmak, dans etmek hatta hızlı yürüyüşle alışveriş yapmak dahi hafif formda egzersiz yerine geçebilir.

Belli bir program dahilinde ve profesyonel yardım almadan egzersiz yapılacaksa bilinmesi gereken bazı kurallar vardır. Daha önce hiç egzersiz yapmamış olanlar gün aşırı 10 dakika gibi sürelerle başlamalı ve bunu zaman içinde en az 30 dakika olacak şekilde arttırmalıdırlar. Egzersiz öncesinde yumuşak ve yavaş hareketlerle gererek kaslar ısıtılmalıdır. Ani hareketler ve aşırı yüklenme özellikle daha önceden alışık olmayan bireylerde spor yaralanmalarına neden olabilir. Bilinçsizce yapılan aşırı egzersiz ise sağlık için hareketsizlik kadar zararlıdır.

Bilinen bir kronik hastalığı olanlar, egzersiz programlarına başlamadan önce kendilerini izlemekte olan hekime başvurmalıdırlar. Egzersizle birlikte gelen şiddetli göğüs ağrısı ve nefes darlığının kalp hastalığı belirtisi olabileceği bilinmelidir. Açık havada yapılacak sporlar için hava kirliliğinin yoğun olmadığı ortamları seçmek dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli noktadır.

Bedenimiz varolma aracımızdır. Egzersiz sırasında olduğu kadar gündelik yaşamımız sırasında da onu yanlış hareketle gelecek zararlardan korumamız gerekir. Uzun süre aynı şekilde durarak çalışmak zorunda kalındığında zaman zaman çalışmaya ara vererek gezinmek, oturuluyorsa kalkıp dolaşmak, kas yorgunluğunu azaltır. Ağır bir şey kaldırırken belden öne eğilmek yerine, çömelerek ağırlığı bedenin değişik bölümlerine paylaştırmak, belimizi korumak açısından önemlidir. Araçsız ve özel bir teknik kullanmadan yetişkin bir kadının kaldıracağı yük 15 kg.’ı, yetişkin bir erkeğin kaldıracağı yük ise 25 kg.’ı geçmemelidir. Kullanılan ayakkabı, doğal bel kavsini destekler nitelikte hafif topuklu olmalıdır. Uzun süre oturularak yapılan işlerde oturulan koltuk ya da sandalye bel boşluğunu desteklemelidir. Ayakları dayamak için yükseltici basamak bulunmalıdır. Çalışılan masalar, tezgahlar ergonomik yükseklikte olmalıdır.

21 Mart 2008 Cuma

GÜNLÜK YAŞAMDA STRESLERLE BAŞA ÇIKMA

Aslında bir parça stres günlük hayatta karşılaşılan zorluklarla başa çıkmada ihtiyaç duyulan enerji, uyanıklık ve gücü sağlar. Ancak uzun süreli, sürekli ve fazla miktarda stres yorgunluğa ve verimin düşmesine neden olur, bedensel ve ruhsal sağlığı tehlikeye sokar.

Uyku bozuklukları, mide rahatsızlıkları, baş ağrısı, bir konu ya da işe yoğunlaşmada zorluk, huzursuzluk, çarpıntı, omuz ve sırt ağrıları gibi yakınmalar günlük yaşamda başa çıkamadığımız stresler sonucu olabilir.

Stresle başa çıkmada ilk basamak, kişinin yaşamındaki strese yol açan etkenleri ve nedenlerini belirlemesidir. Bir sonraki aşama ise bunlardan hangilerinin ortadan kaldırılabileceği ya da hafifletilebileceği ve bunun için ne gibi önlemler alınabileceğini bulmasıdır.

Günlük yaşamdaki streslerin pek çoğu -iyi iletişim kuramamaktan kaynaklanmaktadır. Yakın ve geniş çevremizdeki bireylerle iletişim kurarken açık, anlaşır ve samimi bir dil kullanmak, konuşmak kadar karşımızdakileri anlamaya ve dinlemeye de hevesli olmak ilk kuraldır. Olaylara karşımızdakinin bakış açısından bakmak, kabul etmesek bile anlamaya çalışmak iletişim açısından çok önemlidir. Olaylara olumlu yaklaşmak, kendi gücümüzle orantılı hedefler koymak, sonucunu değiştiremiyeceğimiz şeylerle uğraşmak yerine birey olarak üzerimize düşeni en iyi şekilde yapmaya çalışmak streslerle başa çıkmakta en etkin yoldur.



Zamanı iyi değerlendirmek, “yapılacak işler listesi” hazırlamak, zor işleri basamaklara ayırarak bölümler halinde halletmek, zamanlı planlama yapmak ve bunu yaparken gerçekçi olmak, gerektiğinde yardım ya da danışmanlık istemek ve bir sorun için tek bir çözüme bağlanıp kalmadan diğer seçenekleri de göz önünde bulundurmak stres azaltıcı davranışlardır.

Her çeşit bedensel çalışma, spor yapmak, hobiler için zaman ayırmak, stresten ve olumsuz etkilerinden uzaklaşarak güç kazanmak için yararlıdır. Bazen sadece bir arkadaş ya da yakınla konuşmak, onun tarafından anlaşıldığını görmek bile bireyin yükünü çok hafifletebilir.

17 Mart 2008 Pazartesi

DÜZENLİ YAŞAM VE UYKU

Sağlık ve zindelik için düzenli yaşam ve uyku da vazgeçilmez şartlardır. Uyku gereksinimi insan yaşamı boyunca süre açısından değişkendir. Yeni doğmuş bir bebek neredeyse günün tamamını uyuyarak geçirir. Aylar içinde uyku gereksinimi giderek azalır. Oyun çocukluğu döneminin özellikle ilk yıllarında öğlen uykuları pek çok çocuk için vazgeçilmezdir. Büyüme hormonu uykuda salgılandığından çocukların büyüme ve gelişmesinde düzenli ve yeterli uyku çok önemlidir. Yetişkinlik döneminde 7-8 saatlik uykunun yeterli olduğu kabul edilir. Yaşamın ilerleyen yıllarında yaşlılıkta gece uykuları dört saate kadar inebilir. Bunun yanında gün boyunca uyuklamalarla (şekerleme) gece uykusu telafi edilir. Bireyler arasında uyku gereksinimi ve ritmi farklılık gösterir. Bazı insanlar 4-6 saatlik uyku ile yetinirler kimileri ise 10-12 saat uyurlar. Bazıları erken yatıp erken kalktıklarında, bazılarıysa geç yatıp geç kalktıklarında kendilerini daha zinde hissederler. Uyku aynı zamanda ruh sağlığının bir göstergesidir. Streste ve pek çok psikiyatrik hastalıkta uyku ritmi ve süresi bozulur. Bunun yanında yeterli uyku uyunmadığında kişinin fiziksel ve ruhsal streslere dayanıklılığı azalır.


Yeterli süre uyunduğu halde uykudan zinde kalkılmıyorsa, üzerinde yatılan yatak, kullanılan yastık, odanın ısısı, ortamda yeterli temiz hava olup olmadığı, ortamda bulunan ısıtıcıların, eşya ya da malzemelerin cila, boya, deterjan gibi kimyasallar yoluyla ortam havasını kirletip kirletmediği, uyku sırasında süre giden bir gürültü kaynağının olup olmadığı gibi etkenler gözden geçirilmelidir. Doğal olarak burun tıkanıklığı ve nefes almada zorlukla birlikte seyreden tüm hastalıklarda ve aşırı şişmanlıkta da uykunun kalitesi bozulur.

13 Mart 2008 Perşembe

SAĞLIKLI GİYİNME

Sağlığın korunabilmesi için dış ortam koşullarına göre giyinilmesi gerekir. Giyecekler hava, mevsim ve sıcaklık şartlarına uygun olmalıdır. Giyeceklerin cildi tahriş etmeyecek, allerji yapmayacak, teri emebilecek özellikteki maddelerden yapılması gerekmektedir. Vücudun kirlenmesine yol açabilecek işlerde önlük, ellerin kirlenmesine yol açabilecek işlerde eldiven giyilmelidir. Ayrıca yapılacak iş sırasında ellerin, vücudun, gözlerin, kulakların, baş ya da ayakların korunmasını gerektiren bir durum ya da tehlike varsa özel koruyucu kıyafetler giyilmelidir. Bu giyecekler tüm iş uygulaması süresince çıkartılmamalıdır.




Sağlığa uygun giysiler vücudu dış ortamın tüm etkilerinden koruyan, mümkün olduğunca teri emebilen, allerji ve kokuya neden olmayan doğal maddelerden yapılan giysilerdir. Ayrıca serbest harekete olanak vermeyen giysiler rahatsızlık vericidir. Tüm giyecekler seçilirken, önce rahatlığın amaçlanması en doğru yaklaşımdır. Bu konu ayakkabılar için özellikle önemlidir.

4 Mart 2008 Salı

BANYO YAPMA

Mümkün olduğunca sık yıkanmak gerekir. Özellikle deri yüzeyinde bulunan mikropların, yığılan kirlerin, ter ve diğer bileşiklerin uzaklaştırılması ve dökülen yüzeysel hücrelerin atılması için de bu uygulama gereklidir.

Yıkanma, su ve sabun kullanarak derinin ovulması ve kirin akıtılmasıdır. Ter, yağ, diğer deri bezleri salgıları, deri üzerindeki mikroplar, deri döküntüleri, toz, çamur vb. birleşerek kir denilen tabakayı meydana getirir. Kirli ortamda çalışan kişilerde zararlı bir takım maddeler vücuda bulaşabilir. İşte tüm bunların günlük banyo ile hatta gereğinde daha sık banyo ile vücuttan uzaklaştırılması sağlanabilir. Vücuda bulaşan her tür zararlı kimyasal madde banyo ile hemen deriden uzaklaştırılmalıdır.

Yıkanma sırasında yıkanmayı kolaylaştıracak araç ve gereçlerden yararlanılabilir. Lif, kese mekanik etkinliği artırmak için yarar sağlayabilir. Lifler sabunun vücuda daha etkin olarak uygulanmasını sağlamaktadır. Sırt bölgesinin sabunlanmasında uzun saplı banyo fırçalarından yararlanılabilir. Kese geleneksel yıkanma araçlarındandır. Derideki döküntü hücrelerin uzaklaştırılmasına ve bir dereceye kadar deri dolaşımına yardımcı olabilir. Ancak soyucu etki yapacak şiddette kullanılmamalıdır.

Her banyodan sonra iç çamaşırları ve giysiler değiştirilmelidir. Çeşitli nedenlerle banyo yapılamadığı durumlarda da iç çamaşırlarının sık olarak değiştirilmesi gerekmektedir. Spor ve aşırı yorucu işler yaparak fazla terlenildiği durumlarda muhakkak banyo yapılmalı ve iç çamaşırları değiştirilmelidir.

Cinsel İlişki Sonrasında Temizlik

Cinsel ilişki sırasında kişiler arasında vücut salgılarının bulaşması söz konusudur. Bu salgıların çoğu içerikleri nedeni ile mikropların çoğalmasına ve kötü koku oluşmasına elverişli ortam yaratırlar.

Hatta bazen hastalık etkenlerini içerebilirler, bu nedenle cinsel ilişki sonrasında da banyo yapılması önerilir. Ancak vajina yıkanmamalıdır. Vajinanın yıkanması buradaki doğal korumayı bozacağından enfeksiyon riskini artırır.

1 Mart 2008 Cumartesi

AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI NASIL KORUNUR ?

Diş hastalıkları ve diş sağlığının korunması açısından erken tanı çok önemlidir. Bu nedenle yılda en az iki kez diş hekimine muayene olunması önerilir.

Diş çürümelerinin önlenmesinde sularda yeterli flor olması, düzenli olarak dişlerin fırçalanması, diş ipi kullanılması, aşırı tatlı ve şekerli yiyeceklerden olabildiğince kaçınma bunlar yendiğinde mutlaka dişlerin fırçalanması, diş hekimi kontrollerine gidilmesi temel uygulamalardır.

Diş eti hastalıklarının önlenmesinde de diş fırçalama ve düzenli diş hekimi kontrolleri önemlidir.

Dişlerde gelişim bozuklukları varsa erken dönemde özel diş hekimliği dallarında uzmanlaşmış birimlere başvurularak gerekli tedavi sağlanmalıdır.

Aşırı asitli ve şekerli yiyecekler mikroorganizmaların etkisini artırır. Dişler sert cisimlerle karıştırılmamalı, fındık, ceviz vb. kabuklu yiyecekler dişlerle kırılmamalıdır. Bunlar diş minesinin çatlamasına ve bakterilerin etkisinin artmasına neden olur. Diş minesinin koruyucu etkisi ortadan kalkar.

23 Şubat 2008 Cumartesi

DİŞ BEYAZLATMA

Herkes beyaz ve güzel bir gülüşe sahip olmak ister, güzel bir gülüş estetik görünümünüzü geliştirerek, kendinize olan güveninizi arttırır. Bir çok insan dişleri sarardığı ya da lekeli olduğu için gülümsemekten kaçınır. Bu bölümde dişlerinizi kimyasal bir şekilde beyazlatan ürünlerin yanı sıra, dişlerinizdeki lekeleri temizleyerek dişlerinizi doğal olarak beyaz tutan ürünler hakkında da ayrıntılı bilgiler bulabilirsiniz.

Dişlerin sararmasının ve leke oluşumunun sebepleri nelerdir?
Diş lekeleri bazı yiyecek ve içeceklerin tüketilmesi ya da sigara kullanımı nedeniyle oluşabilir. Bu lekeler genellikle dişlerin yüzeylerinde oluşur.

Ancak dişler bir yaralanma/darbe alınması sonucu ya da doğal yaşlanma sürecinin bir sonucu olarak sararabilirler. Az rastlanmakla birlikte, dişlerin oluşumu sırasında kullanılan bazı ilaçların da dişlerin yapısında leke oluşumuna sebep olduğu bilinmektedir.

Diş beyazlatma mümkün mü?
Dişler, diş minesine doğrudan ulgulanan kimyasal bir solüsyon ile beyazlatılabileceği gibi, diş yüzeylerinden lekelerin doğal olarak temizlenmesi yoluyla da doğal beyazlığına kavuşturabilir.

Dişlerimi doğal olarak beyaz tutmak için nelerden kaçınmalıyım?
Dişlerinizde oluşan lekeler dişlerinizin sararmasına sebep olurlar. Aşağıdaki ürünlerin düzenli olarak kullanımı dişlerinizde leke oluşması riskini arttırır.

Sigara
Kahve ve Çay
Kırmızı Şarap
Köri
Soya
Meyve Suları
Kolalı İçecekler

Dişlerimi beyazlatmanın yolları nelerdir?
Günümüzde dişlerinizi beyazlatmanın birçok yöntemi bulunmaktadır. Aşağıda diş hekiminiz tarafından uygulanabilecek iki yöntem yer almaktadır.
  • Diş hekimi önce beyazlatıcı solüsyonu doğrudan lekeli dişlere uygular, bu solüsyon ısı uygulanması (ya da alternatif olarak ısı ve ışık uygulanması)yoluyla aktif hale getirilir. Solüsyon yıkandıktan sonra daha beyaz dişler ortaya çıkar. Bu süreç yaklaşık 1 saat sürer ve bir randevuda 6 ya da 8 diş beyazlatılabilir.
  • Diş hekimi sizin ağzınıza uygun, alt ve üst dişlerinize tam oturacak bir diş beyazlatma kalıbı hazırlar ve evde kullanmak üzere bir beyazlatma solüsyonu verir. Bu solüsyonlu kalıbı günde yaklaşık iki saat süreyle takmalısınız (gece de kullanılabilir). Bu şekilde beyazlatma, kullanılan ürüne bağlı olarak 1 ila 6 hafta sürebilir.
Ayrıca evde kullanılmak üzere mağazalarda bulabileceğiniz çeşitli diş beyazlatma setleri vardır. Bu ürünlerin bazıları yukardaki yönteme benzer bir şekilde kullanılmakla birlikte, beyazlatma kalıbı standart olup, özel olarak dişlerinize tam uyacak şekilde yapılmadığı için daha ucuzdur. Daha bir çok diş beyazlatma yöntemi bulunmakla birlikte, evde kullanılan herhangi bir ürünü uygulamadan önce mutlaka diş hekiminize danışın.

Dişleri beyazlatma herkese uygulanabilir mi?
Bu konuda diş hekiminize danışın. Diş hekiminiz diş beyazlatma yöntemlerinin sizin üzerinizde ne derece etkili olacağı konusunda sizi bilgilendirecektir. Bununla birlikte, kanal tedavisi görmüş ya da diğer onarıcı uygulamalara sahip dişleri beyazlatmak mümkündür.

Dişleri beyazlatmanın yan etkileri var mı?
Beyazlatıcı solüsyonlar, diş minesini beyazlatan peroksit içerir. Bazı durumlarda bu ürün hassasiyete ya da diğer reaksiyonlara sebep olabilir. Eğer evde kullanılabilen beyazlatıcı ürünlerden kullanacaksanız, bu konuda diş hekiminizi mutlaka bilgilendirin ve beklenmedik bir etki görüldüğünde hemen diş hekiminize başvurun.

Diğer beyazlatma ürünleri hangileridir?
Beyazlatıcı bantlar ve dişlere sürülen solüsyonlarla da dişleri beyazlatmak mümkündür. Ayrıca diş fırçaları ve diş macunları dişlerinizdeki lekeleri temizleyerek onları doğal beyazlığına kavuşturur.

Beyazlatıcı diş macunları, dişlerdeki lekeleri çıkarmak üzere hafif aşındırıcı bir madde içerirler. Bazı diş macunları ise daha fazla leke çıkaran parlatıcı maddelere sahiptir. Beyazlatıcı bir diş macunu kullanmadan önce, ürünün size uygun olup olmadığı konusunda diş hekiminize danışın.